Göz tansiyonu, göz içi basıncının (GİB) dengeden çıkıp görme sinirine sürekli baskı uyguladığı, başlangıçta sessiz ilerleyen ancak erken tanı konmazsa kalıcı körlüğe yol açabilen kronik bir hastalıktır. Göz içinde devamlı üretilen sıvı, trabeküler ağdan yeterince süzülmediğinde iç basınç yavaşça yükselir; bu yükseliş özellikle dış yönlerden başlayarak görme alanını daraltır. Ailesinde glokom öyküsü olanlar, elli yaş üzerindekiler, diyabet-hipertansiyon gibi damar sağlığını etkileyen hastalıkları bulunanlar ve uzun süre kortizon kullananlar basit bir tonometre ölçümüyle bile erken evrede saptanabilecek bu sinsi tablo için risk grubunda yer alır.

Glokom, yalnızca “tansiyon yüksekliği”nden ibaret değildir; normal basınç değerleri içinde seyrederken dahi optik sinirde hasara neden olabilen normal tansiyonlu glokom ve iris kökünün drenaj açısını aniden tıkayarak acil müdahale gerektiren kapalı açılı glokom gibi alt tipleri vardır. İster sessiz ister fırtınalı seyretsin, sinir lifleri hasar gördükten sonra kayıp geri getirilemez; bu yüzden yılda en az bir kez yapılan göz dibi muayenesi, OCT incelemesi ve görme alanı testi, hastalığın seyrini durdurmada en etkili savunmadır.

Göz tansiyonu tedavisi, göz içi basıncını düşürmeye odaklanır ve basamaklı şekilde ilerler. Başlangıçta prostaglandin analogları, beta blokerler veya karbonik anhidraz inhibitörleri içeren günlük damlalar üretilen sıvıyı azaltır ya da drenajı artırır. Kombinasyon damlalar hastaların ilaç yükünü hafifletirken hedef basınca ulaşmayı kolaylaştırır. Basıncın ilaçla kontrol edilemediği durumlarda selektif lazer trabeküloplasti, trabeküler ağın geçirgenliğini saniyeler içinde artırır; iris kökünün açıyi kapadığı vakalarda lazer periferik iridotomi, sıvının alternatif bir yolu açarak ani kriz riskini ortadan kaldırır.

Göz Tansiyonu (Glokom) Nedir?

Göz tansiyonu, tıbbi adıyla glokom, göz içinde sürekli üretilen ve dolaşan aköz hümör sıvısının dışa drenajı yavaşladığında oluşan basınç artışını tanımlar. Normalde göz içi basıncı 10–21 mmHg aralığında kalır; trabeküler ağ adı verilen mikroskobik kanallar bu sıvıyı kan dolaşımına aktarır. Kanallar tıkandığında ya da sıvı üretimi fazla olduğunda basınç yükselir, göz küresi adeta “balon” gibi gerilir ve görme sinirine sürekli baskı yapar. Bu baskı, sinir liflerini besleyen kılcal damarların kan akımını azaltır; beslenemeyen lifler geri dönüşsüz şekilde hasar görür.

Glokomun en sinsi yönü, erken dönemde belirti vermeden periferik (yan) görme alanını daraltmasıdır. Hasta genellikle merkezî keskinlik etkilenene kadar farkına varmaz; bu evrede sinir hasarının büyük bölümü kalıcıdır. Düzenli göz içi basıncı ölçümü, optik sinir başı muayenesi ve görme alanı testi, bu “sessiz hırsız”ı henüz görme kaybı başlamadan yakalamanın en güvenilir yoludur. Erken tanıyla başlatılan basınç düşürücü damla, lazer veya cerrahi tedaviler, kalan sinir liflerini koruyarak hastalığın ilerlemesini durdurur.

Göz Tansiyonu (Glokom) Neden Olur?

Göz tansiyonu, göz içi sıvısının (aköz hümör) üretimi ile drenajı arasındaki hassas denge bozulduğunda ortaya çıkar. Normalde sıvı, kirpiksi cisimde üretilir ve trabeküler ağ adı verilen mikroskobik kanallardan kan dolaşımına geçerek göz içi basıncını 10–21 mmHg aralığında tutar. Eğer bu kanallar tıkanır, daralır ya da sıvı üretimi artarsa basınç yükselir; artan basınç görme sinirine baskı yapar ve zamanla geri dönüşsüz lif kaybına yol açar.

Göz tansiyonunun en sık nedeni, yaşla birlikte trabeküler ağın elastikiyetini kaybetmesi ve içinden geçen sıvının “filtre” hızının düşmesidir. Buna ek olarak:

  • Genetik yatkınlık: Ailede glokom öyküsü olan bireylerde drenaj açısı doğuştan daha dar veya ağ yapısı daha geçirimsiz olabilir.

  • Oküler travma: Göze alınan darbeler ağ yapısını bozarak basıncın sessizce yükselmesine zemin hazırlar.

  • Uzun süreli kortizon kullanımı: Steroid damla, tablet veya inhalerlerin kronik kullanımı, kanallarda protein birikimine ve direnç artışına neden olabilir.

  • Sistemik hastalıklar: Diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi ve tiroid bozuklukları göz içi kan akımını azaltarak sinir liflerini basınca daha hassas hâle getirir.

  • Göz yapısal özellikleri: Yüksek miyopi veya hipermetropide göz küresinin anatomik farklılıkları drenaj açısının daralmasına yol açabilir.

  • Ani iris bloğu: Kapalı açılı glokomda iris kökü, drenaj açısını bir “tapa” gibi tıkar; sıvı çıkamaz ve basınç saatler içinde fırlayarak şiddetli ağrı, bulantı ve hızlı görme kaybı oluşturur.

Bu faktörlerden biri ya da birkaçı mevcut olduğunda, göz içi sıvısı yeterince boşalamaz ve göz tansiyonu yükselir. Düzenli göz muayenesiyle basıncı ölçtürmek, trabeküler ağın yapısını değerlendirmek ve risk faktörlerini kontrol altında tutmak, glokomun sinsi ilerleyişini durdurmanın en güvenilir yoludur.

Glokom Türleri

Açık Açılı Glokom: Yavaş seyreder; trabeküler ağda daralma, basıncın sessizce yükselmesine neden olur.
Kapalı Açılı Glokom: Iris kökü drenaj açısını aniden kapatır; şiddetli ağrı, bulantı ve bulanık görme görülür, acil tedavi gerekir.
Normal Tansiyonlu Glokom: Basınç normal sınırda kalsa da görme siniri düşük kan akımına bağlı hasar görür; tansiyon ölçümü tek başına yeterli tanı koydurmaz.
Konjenital Glokom: Drenaj kanalları doğuştan gelişmemiştir; bebekte ışığa bakamama, göz sulanması ve iri kornea dikkati çeker.
Sekonder Glokom: Üveit, göz travması, uzun süreli steroid kullanımı veya diyabet gibi hastalıkların sonrası gelişir.

Risk Faktörleri

• Ailede glokom öyküsü bulunması
• Elli yaş ve üzeri olmak
• Yüksek miyopi veya hipermetropi
• Diyabet, hipertansiyon, uyku apne sendromu
• Uzun süreli kortizon tedavisi
• Göz travması geçirmek

Risk grubundaki herkes yılda en az bir kez ölçüm yaptırmalıdır.

Göz Tansiyonu Belirtileri

• Görme alanının dış kenarlarında yavaş yavaş daralma fark edilmesi
• Karanlıkta veya parlak far ışıklarına bakarken renkli ışık halkaları görmek
• Sabah kalktığında göz çevresinde künt basınç ve hafif baş ağrısı hissetmek
• Okuma sırasında satır atlama ya da yanlardan gelen nesneleri geç fark etmek
• Ani kapalı açı atağında şiddetli göz ve alın ağrısı, mide bulantısı, bulanıklaşan görme
• Loş ışıkta merdiven veya basamak algısının zayıflaması
• Gece araç kullanırken karşıdan gelen farların aşırı kamaştırıcı olması
• İleri evrede merkezi bakışta netlik sürse bile yan görüşün “tünel” şeklinde kalması

Göz Tansiyonu Tanısı

Göz tansiyonu tanısı, yalnızca tonometre ile yapılan basit bir basınç ölçümünden ibaret değildir; basınç değeri normal sınırlar içinde kalsa bile görme sinirinde hasar başlayabilir. Bu yüzden tanı, birbirini tamamlayan beş temel aşamadan oluşur.

İlk adımda düz veya “aplanasyon” tonometresiyle göz içi basıncı ölçülür. Değer 21 mmHg’nin üzerinde ise glokomdan şüphe edilir; ancak bu sınırın altındaki hastalarda da sinir hasarı görülebildiği için ölçüm tek başına yeterli değildir. Hemen ardından göz açısını değerlendiren gonioskopi yapılır; hekim, özel prizmatik mercekle irisin drenaj kanalını görerek açık mı kapalı mı olduğunu belirler. Açı açık ama basınç yüksekse “açık açılı glokom”, açı kapalıysa “kapalı açılı glokom” tanısı güçlenir.

Üçüncü aşamada optik sinir başı, biyomikroskop altında incelenir. Çanak/küpe oranının artmış olması, sinir liflerinin inceldiğini gösteren erken bir uyarıdır. İncelemenin milimetre altı duyarlılıkla yapılması için optik koherens tomografi (OCT) çekilir; bu görüntüleme, retina sinir lifi tabakasının kalınlığını ölçerek tedavi öncesi referans oluşturur.

Dördüncü basamakta görme alanı testi uygulanır. Periferik görüşteki en küçük kayıplar bile ekrana yansır ve harita çıkarılır. Bu test, başlangıçta tamamen normal görünen hastalarda dahi sinir fonksiyonundaki düşüşü gösterebildiği için tanının vazgeçilmez parçasıdır.

Son olarak kornea kalınlığını ölçen pakimetri yapılır. İnce kornea, basıncı olduğundan düşük; kalın kornea ise yüksek gösterebileceğinden, gerçek göz içi basıncının doğru yorumlanması için bu değer hesaba katılır. Tüm bu veriler bir araya getirildiğinde “glokom riskli”, “erken glokom” veya “ileri glokom” tanısı konur ve kişiye özel tedavi çizelgesi oluşturulur.

Göz Tansiyonu Tedavisi

Göz tansiyonu tedavisi, temel olarak göz içi basıncını hedef aralığa düşürerek görme sinirini korumayı amaçlar ve çoğu hastada ilk basamak damla tedavisidir. Prostaglandin analogları drenaj kanallarını genişletirken, beta blokerler ile karbonik anhidraz inhibitörleri sıvı üretimini azaltır; böylece göz tansiyonu tedavisi günlük, düzenli damla kullanımıyla başlar. İlacın her gün aynı saatte damlatılması, basınç dalgalanmalarını önlediği için görme siniri kaybını yavaşlatır.

Göz tansiyonu tedavisi ilaçlarla yeterli düşüş sağlanamadığında modern lazer yöntemlerine yönelir. Selektif lazer trabeküloplasti, trabeküler ağın geçirgenliğini saniyeler içinde artırarak basıncı uzun süre kontrol altında tutabilir. Kapanma riski yüksek açılı gözlerde ise periferik iridotomi, iriste açılan mikro pencere sayesinde ani kriz olasılığını en aza indirir. Bu aşamada göz tansiyonu tedavisi, lazerin getirdiği rahatlamayla damla sayısını azaltmayı mümkün kılabilir, ancak hastanın düzenli kontrolünü zorunlu kılar.

Tedavi için cerrahi seçeneklere, basınç hâlâ yüksek seyreder veya görme alanı hızlı daralırsa ihtiyaç duyulabilir. Trabekülektomi ile göz yüzeyinde oluşturulan küçük kapı ya da mikro stent implantları, sıvının kalıcı olarak dışa akmasını sağlayarak sinir liflerini korur. Cerrahi başarısının sürekliliği için göz tansiyonu tedavisi sonrasında koruyucu damlalar ve sık muayene programı yürürlüğe girer; aksi hâlde yara dokusu oluşumu drenaj yolunu yeniden daraltabilir.

Tedavi yalnızca tıbbi müdahalelerle sınırlı kalmaz; düzenli egzersiz, sigara-kafein kısıtlaması, tuzun azaltılması ve omega-3 yönünden zengin beslenme de sinir beslenmesini destekler. Başın uzun süre kalp hizasından aşağıda tutulduğu yoga duruşlarından kaçınmak, ekran molalarında başı dik tutmak ve hekim randevularını aksatmamak da tedavinin ayrılmaz parçalarıdır. Böyle çok yönlü bir yaklaşım benimsenirse göz tansiyonu tedavisi, hastalığın ilerlemesini durdurarak kalıcı körlük riskini belirgin ölçüde azaltabilir.

Yaşam Tarzı ve Önleyici Öneriler

• Haftada beş gün orta tempolu yürüyüş yapmak dolaşımı artırır.
• Sigara ve aşırı kafeinden kaçınmak, damar sağlığını korur.
• Ekran molaları sırasında başı hafifçe kalp hizasından yukarıda tutmak, basınç dalgalanmasını sınırlar.
• Tuz tüketimini kısıtlamak, sistemik kan basıncını dengeleyerek sinir beslenmesini iyileştirir.
• Işık yansımalarını azaltan polarize gözlükler kullanmak, görme konforunu yükseltir.

Bu basit adımlar, ilaç tedavisiyle birlikte sinir liflerini destekler.

Sık Sorulan Sorular – Göz Tansiyonu Tedavisi

Göz tansiyonu tedavisi ile basıncım normale inerse damlaları bırakabilir miyim?
Basınç hedefe inse bile görme sinirinin korunması için damlalar ömür boyu sürer. İlacı kesmek, basıncın sessizce yeniden yükselmesine ve hasarın ilerlemesine yol açabilir.

Göz tansiyonu tedavisi sırasında iki farklı damlayı art arda damlatmak güvenli mi?
Evet, ancak her damla arasında en az beş dakika bekleyin. Böylece ilk damla yıkanmadan emilir ve ikinci damla etkin dozda gözde kalır.

Lazer sonrası göz tansiyonu tedavisi için hâlâ damla kullanmam gerekecek mi?
Çoğu hastada damla sayısı azalır, fakat tamamen bırakmak nadiren mümkün olur. Lazer işleminden sonraki kontrollerde basınç seyrine göre damla planı yeniden düzenlenir.

Göz tansiyonu tedavisi için cerrahi oldum; tekrar yükselme riski var mı?
Trabekülektomi veya mikro stent basıncı kalıcı biçimde düşürebilir, ancak yara dokusu oluşumu kanalı daraltabilir. Düzenli kontrolle erken müdahale edilir ve gerekirse destekleyici damla eklenir.

Göz tansiyonu tedavisi uygulanırken spor yapabilir miyim?
Orta tempolu yürüyüş ve yüzme basıncı dengelemeye yardımcıdır. Ağırlık kaldırırken nefesinizi tutmaktan ve baş aşağı yoga pozlarından kaçının; bunlar geçici basınç sıçramalarına yol açabilir.

Bitkisel takviyeler göz tansiyonu tedavisi yerine geçer mi?
Hayır. Hiçbir bitkisel ürün damla, lazer veya cerrahinin yerini tutmaz. Doktorunuz onay vermedikçe bitkisel takviye kullanmak tedaviyi aksatabilir.

Göz tansiyonu tedavisi göze iğne içerir mi?
Glokomda yaygın tedavi damla, lazer ve cerrahidir. Göz içi iğne (anti-VEGF) genellikle diyabetik retinopati gibi farklı hastalıklar için kullanılır; glokomda rutin değildir.

Göz tansiyonu tedavisi sırasında kontakt lens takabilir miyim?
Yumuşak lens, damlaların emilimini azaltabilir. Sert lens ise cerrahi sonrası kapak altındaki filtreyi tahriş edebilir. Doktorunuza danışarak, lens kullanımına ara vermeniz veya numaralı gözlüğe geçmeniz önerilir.

Göz tansiyonu tedavisi ne kadar sürede etkisini gösterir?
Damlalar ilk günden basıncı düşürmeye başlar; ancak sinir hasarının durduğunu doğrulamak için görme alanı ve OCT sonuçlarının birkaç kontrol boyunca stabil kalması gerekir.

Göz tansiyonu tedavisi çocuklarda da aynı mıdır?
Konjenital glokomda erken cerrahi önceliklidir; damla ve lazer yetişkin planından farklı doz ve teknik içerir. Çocuk hastalar, pediatrik göz cerrahisi deneyimi olan merkezlerde izlenmelidir.

Güncellenme Tarihi:2025/06/28